Thursday, June 16, 2011

Jean Luc Pele,CANNES



Mideniz olağanüstü bir lezzet için kazinmaya başaldıysa eğer;Paris'te bütün dükkanlarını kapatıp sadece Cannes'da iki şube açan ünlü Jean Luc Pele pastanesinden aldığınız makaronları,Cannes sahillerinde bolca bulunan palmiyelerden birinin gölgesinde veya merkezdeki küçük parkta midenize afiyetle indirebilirsiniz...:))





ÇiğdemCeylan

MALDİVLER


Bayram tatilleri ailece uzun seyahatlere ve uzak diyarlara gitmek için dört gözle beklediğimiz fırsat günlerine döndü maalesef.

Yine uzun bir bayram tatilini değerlendirerek  Maldivler'e gitmeye karar verdik.Kış aylarına göz kırpan kasvetli kasım günlerinde seyahat güzergahına karar verirkenki tek amacımız dinlenmek,bol bol denize girmek güneşlenmekti.

Maldiv Adaları'na ulaşınca,beklentimizin ne kadar az olduğunu anladık.Bambaşka bir yerdeydik sanki.Yaşarken,cennet hakkında ipucu almak isteyen herkes mutlaka Hint Okyanusu'ndaki 1200 adadan oluşan Maldiv Adalarına uğramalı.





Emirates ile Dubai aktarmalı sekiz saatlik uçak yolculuğundan sonra ulaştığımız 1200 adadan bir tanesinde olan Male Havaalanı son derece küçük ve gelişmemiş bir yer.

Bu adadan otelimizin bulunduğu adaya gitmek için 20 kişilik Maldiv deniz uçağına bindik.Çok gürültülü fakat çok keyifli 30 dakikalık bir yolculuktan sonra W Otel'in olduğu Fesdu Adası'na ulaştık.

Aşçılar,garsonlar ve otel çalışanlarından oluşan şirin bir karşılama komitesi karşıladı biziegzotik kokteyllerle birlikte.





Hemen golf arabası tarzı aracımıza bindik ve denizin üzerinde upuzun bir iskele üzerinde konumlandırılmış olan okyanus manzaralı odamıza ulaştık.Odalar ve manzara tek kelimeyle muhteşemdi.Odada her türlü konfor,romantizim ve rahatlık oluşturulmuştu.Banyoda mumlar,kokular,çiçekler ve okyanus manzaralı kocaman jakuzi.Daha ne hayal edilirse...Odanın ve banyonun açıldığı kocaman bir teras,müstakil havuz,oturma grupları,şezlonglar ve bize ait bir deniz.

Okyanusun turkuazı,mercanlarla,balıklarla bezenmiş berraklığı bizi kucaklamak için her an hazır bekliyor.W Otel ve üzerinde konumlandığı Fesdu Adası bize tatilimiz boyunca unutulmaz bir huzur ve mutluluk verdi.

Restoranlar,havuzlar,tropik bitkilerin içinde kaybolmuş.Hem var hem yok gibiler.Adada sadece biz varız sanki.Her şey size özel hissine kapılıyorsunuz.Kendinizi tanrıya ve cennete çok yakın hissediyorsunuz.Her akşamüstü güneşinin altın bir top gibi denizin uzak noktalarında eriyip yok oluşunu izlemek,belki de tatilimizin en unutulmaz anlarındandı.

Maldivler'e gidip de şnorkel yapmadan olmaz.Bizde bu müthiş deneyimi yaşadık.Denizin altı anlatılmaz yaşanır.Rengarenk balıklar,mercanlar,çeşit çeşit deniz bitkileri....Dev bir akvaryum.Her türlü deniz sporunu denedik.Denizin altında çalışan sessiz jet ski de dahil buna,çünkü her şey sessizliğe ve dinginliğe endeksli bu adada.Kano,rüzgar sörfü,yelken...




Bir gece otelib özel teknesiyle çıktığımız balık avı ve tuttuğumuz balıkları Fire Restaurant'ta bizim için pişirmeleri ve afiyetle yediğimiz o balıkların lezzeti ise tam bir yazı konusu bence.Otelin birbirinden apayrı,değişik lezzetleri barındıran üz ayrı restaurantı da gurmeler için iyi bir cennet olabilir.

Adadan ayrılış da ayrı bir seremoni,yine bir grup otel çalışanı sizi karşıladıkları gibi neşe içinde uğurluyor;gözünüz ve aklınız adada kalarak deniz uçağına biniyorsunuz.

Deniz,kum,güneş,huzur,mutluluk,sessizlik,yeniden doğmak ve arınmak isteyen herkes rotasını Maldiv Adaları'na mutlaka çevirmeli.Hem ailece bir arada olmanın derin huzu ve mutluluğunu tekrardan yaşadık,hem de tatil amaçlarımızın en önemlisi olanı aile bağlarımızı sıkı sıkıya tekrardan sağlamlaştırdık.Yaşayan dünyanın cennetine ilk fırsatta tekrar gelme sözü vererek rüya adadan ayrılmak gerçektende zordu...

ÇiğdemCeylan

Farklı dinlerin buluştuğu HİNDİSTAN


Dünyanın en büyük ikinci nüfusuna sahip olan Hindistan birçok farklı kültür ve ülkenin bir araya gelmesinden meydana gelmiş kozmopolit bir ülke.

Hinduzim,Budizm,Jainizm,Yahudilik,Hristiyanlık ve İslam dini ile biçimlenmiş otantik bir kültüre sahip.Hindistan'da sokakların her biri farklı bir öykü anlatır.Hangi bölgesinde olursanız olun her sokakta günün her saatinde bir koşturmaca yaşanır.

İki tekerlekli arabalar,bisikletler,motorsikletler ve deve arabalarının adeta bir resm-i geçit yaptığı sokaklarda karşınıza her an çıkabilecek maymuncularda sizi hiç şaşırtmasın.

Başkent Yeni Delhi her yıl milyonlarca turisti ağırlarken,ülkeyi gezmek için en uygun dönem kasım ve mart ayları arası.Kumaşları,mutfağı,otantik inanışları ve kendine özgü yaşam felsefesi ile dünya üzerinde başka hiçbir kültüre benzemeyen Hindistan,gizemiyle değil gelişen ekonomisi ve Amerika'nın Hollywood'una karşılık geliştirdiği Bollywood'u ile de yükselişte.




17.yüzyılda Delhi'de Şah Cihan tarafından yapılan Kırmızı Kale,Hindistan'ın kutsal şehri Varanasi'yi mutlaka görmelisiniz.Hinduların Mekke'si Varanasi,Kabe'si ise Ganj Nehri denilir.Kenti ziyaretinizde Ganj'a inen 'ghat' denilen basamaklardan Ganj suyuyla siz de yıkanıp arınabilirsiniz.Yeni Delhi'den sonra ülkenin en popüler ikinci kenti Kerala'nın nefes kesen doğasına da zaman ayırın.




Özgün atmosfere sahip olan Hindistan'da ateş üstünde yürüyerek cesaretinizi sınayabilirsiniz,Hintlilerin inanışına göre ruhunuzu arındırabilirsiniz.Dar sokaklarda yerel halk ile sohbet edip,yanı başınızdan geçen maymuncu ile hatıra fotoğrafı çektirebilir,çöllerde deve safarisine katılabilirsiniz.

Hindistan'da yaşayan sadu ve yogilere Hint fakiri deniliyor.Hint fakirlerinin çivili yatak ve yılan oynatma gösterilerini kaçırmayın.Renk renk kumaşların göz aldığı semt pazarlarında Hint kumaşı beğenip,Yeni Delhi'nin en ünlü restoranlarında enfes baharatlarla süslenen yemekler yiyebilirsiniz.

Hindistan'da keten kumaş ve ipekli dokumalardan dikilen yerel giysi sari 5 metre kumaştan yapılıyor ve tüm vücudu sarıyor.Ülkenin mistik ruhuna bürünmenize de yardımcı olacak Sari,tatil dönüşü harika bir anı olacak.Renk renk bilezikler,el emeği halı ve kilimler dönerken valizinize eklemekten pişman olmayacaklarınız arasında.

Yeni Delhi'de bulunan Bukhala domates ve sarımsaklı kırmızı mercimek yemeği The Dal Bukhara ve Burrah kebabı ile ünlü.Eski Delhi'de bulunan 4 kuşak aile oteli Karim de mutfağıyla iddialı.Seekh kebabı ve özel güveci The Dil Bahaar Dopiaza mutlaka denenmesi gerekenler arasında.

Konaklamak içinde en iyiler The Taj Mahal Hotel,Hilton Garden Inn Delhi,Park Royal İntercontinental.


ÇiğdemCeylan

Maskeli İtalyan:VENEDİK KARNAVALI



Venedik büyülü bir şehir.Buram buram aşk kokan bir kadın gibi.Ruhunu gösteriyor apaçık,birden içine alıveriyor.Her köşesi başka hissettiriyor;bazen melek kadar masum,bazen şeytan gibi kışkırtıcı.Öyle derin,öyle dolu ki,seyretmeye doyamıyorsunuz.Sanki seninle konuşuyor gibi .Bir kanalın köşesine oturup saatlerce duvarları,bir taraftan akan suları dinleyebilirsiniz.Yaşanmış aşkları,kavgaları,mutlulukları anlatıyor sanki.Bir süre sonra sende ona anlatıyorsun,içini döküyorsun.Paylaşmanız arttıkça seviyorsunuz birbirinizi.Vazgeçemeyecek kadar.





Bu büyülü şehire bir çok kez geldim ama sonra tekrar geleceğime söz vermiştim.Bu defa karnavalı hedefledim ve herkesin hayalini kurduğu masalın içine nihayet girebildim.Karnaval döneminde Venedik bambaşka yüzünü daha gösterdi bana.Çok sevdiğim,çok özlediğim bu şehire adımımı attığım anda,bambaşka bir atmosferle karşılaştım.Kalabalık beni ürküttüyse de,maskeler,rengarenk kostümler,şehrin ruhuna uyum sağlayan insanlarla birlikte yeniden akmaya başladım kanallardan.Herkes tanıdıktı sanki.Böyle bir kalabalığın bu uyumu yakalayabilmesi ancak Venedik'te olabilirdi.Havada gözle görülen bir coşku vardı.Şehir,huzur veren mutlu bir şarkı söylüyordu sanki.Çok özlediğiö,çok sevdiğim bu şehre adımımı attığım anda,kendimi oraya ''ait'' hissettim sanki....

Venedik ,İtalya'nın kuzeyinde,kanallarla ayrılan 118 adacık üzerine kurulmuş bir şehir..400'e yakın köprü,adaları birbirine bağlıyor.Kanalların en büyüğü,şehrin ana caddesi diyebileceğimiz Canal Grande.Üzerindeki dört köprünün en eskisi ve en bilineni Rialto.Kanalın sağ tarafında San Marco,Cannaregio ve Castello,sol tarafında ise Dorsoduro,San Polo ve Santa Croce bölgeleri var.

Günümüzde anakaraya kurulmuş yeni Venedik,diğer ismi ile Mestre,Venedik'e 4 kilometrelik Ponte della Liberta ile bağlanıyor.

Suların üzerinde kurulu bu şehirde,binaların nasıl sağlam kaldığı konusu gerçekten ilgimi çekti.Öncelikle sağlam kalmadığını,binaların her gün biraz daha  kaaydığını öğrendim.




Bugün karnavalının simgesi haline gelen maskeler,11'inci yüzyılda günlük hayatın parçasıymış.İnsanlar,herkesin birbirini tanıdığı bu küçük şehirde,maskeleri;yargılayan insanlardan kaçmak,kendilerini özgürleştirmek için kullanmaya başlamışlar

Kimliklerin bu şekilde gizlenmesi ile sınıflar arası farklar da ortadan kalkmış,herkes kimliğinin gizlendiği bir maskenin altında toplumsal baskılardan kurtularak,dilediği gibi davranma hakkını elde edebilmiş.



Zaman içerisinde maskelerin alacaklılardan kaçanlar,çapkın erkekler,kimliklerini gizlemek isteyen din adamları,hayat kadınları tarafından da kullanılması Venedik'te günlük yaşamdaki değerlerin kaybolmasına yol açmış.Bu sebeple zaman içerisinde maskeler kullanımına yasaklar gelmiş ve maskeler sadece karnavallarda kullanılmaya başlamış.Karnaval yasaklamak ifadesi yerinde olmayabilir aslında;yasaklanan karnaval değil,maskeler.Karnaval sözcüğünün kökenine baktığımızda 'ete veda' anlamına gelen 'carne vale' sözcükleryile karşılaşıyoruz.Paskalyadan önce başlayan 40 günlük et orucu öncesi,tüm Hıristiyan aleminde kutlamalardan biri Venedik Karnavalı....




San Marco Meydanı'nda,Venedik'in en eski ve en ünlü kafelerinden Florian'da zaman bin yıl öncesinde durmuş gibiydi.Herkes karnavalın havasına kendini öyle kaptırmıştı ki,sadece dönem kıyafetlerini giymek değildi yaptıkları;düşes edalı kadınların kahkahaları,erkekleri kolayca birer Kazanova'ya dönüştürebilecek kadar büyülüydü.Aslında şehrin büyüsüydü herkese bulaşan.




Maske Çeşitleri

BAUTA:Kişinin kimliğini tamamen gizleyen maskelere verilen isim.İki çeşidi var;biri yüzü tamamen kaplıyor,diğerinde ağız açık kalıyor.


Moretta:Siyah kadifeden yapılan ve genellikle tül ile tamamlanan oval maskeler.Genellikle kadınlar takarmış.



VOLTO ya da LAVRA:İtalyanca 'yüz' anlamına gelen 'Volto',yüzyıllardır kullanılan maske türüne verilen ad.Görünüm olarak en basit olanı.


COLUMBİNA:Genellikle altın ,gümüş,kristal ve tüylerle süslenmiş,yarım maskeye verilen isim.Bir çubuk ucuna yerleştiriliyor ve elde taşınarak yüze tutuluyor.


MEDİCO DELLA PESTE:Uzun bir gagası var.16'ncı yüzyıl fransız doktorlarından Charles de Lorme'nin veba hastalarını tedavi ederken aldığı hijyen önlemleri sırasında kullanılmış.



ÇiğdemCeylan

New York New York....




Ch 5TH Avenue'de,St-Regis Oteli'nin içinde servis veren Adour'da ,Alain Ducasse'ın modern bakış açısı,executive chef Didier Elena'nın yaratıcılığı ve ülkeye özgü özel ürünlerle birleşiyor.

Eğer yemekle aranız iyiyse,tadım menüsünü seçip,mümkün olduğunca değişik lezzetler denemenizi öneririm.

Kitapçıları,tiyatroları,yemekleri,alışveriş imkanları ve insanları...New York'ta nereye giderseniz gidin kendinizi hoş bir tecrübenin içinde bulacaksınız.

Özgürlük Abidesi'ne,Empire State Binası'na,Central Park'a ve de Times Square'e hayran kalacaksınız..

Modern Sanat Müzesi dünyanın en ünlü müzelerinden biridir.Guggenheim Müzesi ve Modern Tarih Müzeleri de onun kadar ünlüdür.

Eğlence ve sanatın merkezi olan şehir,çok geniş bir damat tadı yelpazesi sunuyor.Sanırım Dünya mutfakları birbirine hiç New York'ta olduğu kadar yakın olmamıştır....







''When Harry Met Sally'' filminin bir sahnesi çekildiği mekanda,Harry'yle Sally'nin masasında oturup,New York'un en iyi hot dog'unu tadabilirsiniz.Bu şehre gidip de Katz'daki mükemmel şarküteri ürünleriyle hazırlanan sandviçlerin tadına bakmadan dönmek olmaz.Buranın,kendi ürettiği sucuklar,salamlar,sosisler,kurutulmuş etler,dil ve salatalık turşusu  çok meşhur.1888'te Rusya'dan gelen bir aile tarafından Manhattan,Lower East Side'da açılan şarküteri hala geleneksel metodları kullanıyor.Burada doğal lezzetler,değişmeyen bir kaliteyle buluşuyor.








Alain Ducasse'ın yemek sanatına hayranım.Eğer ziyaret ettiğim şehirde,Ducasse'a ait bir restoran varsa,ilk gece kesinlikle buraya giderim.Onun yarattığı yemekler beni hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmadı.Orjinal lezzet uyumları,değişik dokuların birlikte sunulmasıyla oluşan harmoni beni hep süprizlere boğdu.Adour'daki deneyimim de,kusursuz servisi ve yemekleri sayesinde rüya gibi.

5TH Avenue'de,St-Regis Oteli'nin içinde servis veren Adour'da,Alain Ducasse'ın modern bakış açısı,executive chef Didier Elena'nın yaratıcılığı ve ülkeye özgü ürünlerle birleşiyor.Eğer yemekle aranız iyiyse,tadım menüsünü seçip,mümkün olduğunca değişik lezzet denemenizi öneririm.Klasikleşmiş yemeklerden,fırında Colorado kuzusunu ve tereyağlı Maine ıstakozu denenmeye değer.Yemeğinizi seçtikten sonra,sommelier Andre Compeyre'in şarap uyumuyla ilgili tavsiyelerini kesinlikle dinlemelisiniz.Bu dönemde restoranda,sadece sebzelerden oluşturulmuş tadım menüsünü denemek mümkün.






Wd-50...Moleküler gastronominin inanılmaz ve gerçek dışı muhteşemliği...Son zamanlarda yediğim en iyi yemek...Yemek demek yeterli değil.Sanat eseri desem daha iyi olur.

2004'te restoran James Beard Foundation'dan ''en iyi yeni restoran'',2008-2009'da ise Wylie Dufresne,''New York2un en iyi şefi'' ödüllerine layık görüldü.

New York,Manhattan'ın Lower East Side tarafında modern ve rahat bir dekora sahip olan mekana girince sıcak ve arkadaşca bir karşılama ile bara doğru yönlendiriliyorsunuz.Konuşkan olan barmen ortamının arkadaşça sıcaklığı daha da arttırıyor.

Yemeklerin hepsi birbirinden eğlenceli..Evet! ''eğlenceli-sıradışı-olağanüstü'' kelimeleri bu restoranın tarzını en iyi şekilde betimliyor bence.

Tabaklardaki görsel zevk ve tatlardaki büyüleyici uyum insanı kendinden geçiriyor.Yemek boyunca ''waow'',''mmm'' gibi sesler çıkarmadan duramadım.Moleküler gastronomiye bir kez daha hayran kaldım.

Başlangıç yemeklerinden birtanesi klasik bir üçlü olan Bagel-Somon Füme-Krem peynir'in modernleştirilmiş versiyonuydu.Bagel zannederek çatalı değdirdiğim şey aslında bagel şeklinde krem peynirli dondurmaydı.Kaz ciğerini kestiğimde ise ortasından mükemmel kıvamda bir çarkıfelek sosu aktı.Tüm yemekler süprizlerle doluydu...

Sushi yemek istiyorsanızda doğru Yasuda...:)




CC