Küba dendiğinde aklınıza ilk olarak ne geliyor? Dünyanın gördüğü en yakışıklı ve karizmatik gerilla,isyancı,asker,kahraman ve kült olmuş bir idol Che Guevara mı? yoksa tam anlamıyla bir marksist lider,devrimci,sosyalist,dik başlı,hitab ustası,Atatürk hayranı Fidel Castro mu?
Belki de küçücük bir adanın kocaman bir kıtaya Amerika'ya ve tabii ki dünyaya hakim olan kapitalizme olan başkaldırısı ve dünyanın geri kalanında yarattığı hayranlıkla sosyalizmin Batı'daki kalesini görme isteği salsa,mambo,lambada ve samba dansları,sıcacık müziği,meşhur puroları,kahvesi,muzu,iklimi ve dalmak için mükemmel denizi...Belkide bunların tamamı....
Sizi bilmem ama ben yıllardır ne zaman bir seyahat programı yapsam,her defasında içimdeki koşullanmaya kulak verip ne yapıp edip Fidel Castro ölmeden önce kesinlikle görmek lazım diyenlerdenim...
Küba için ve yıllardır bir türlü denk getiremediğim bu seyehatimi sonunda gerçekleştirebildim.Bu seyahatin en güzel tarafı ise gayet spontane bir şekilde gelişmesi oldu.Öncesinde hiç plan yapmadım ve farklı iş yoğunluklarım ve seyahatlarim nedeniyle üzerinde fazla düşünemedim...
Hemen belirtmeliyim;Küba'ya gitmek için aktarmali ve minimum 14 saat süren bir uçak yolculuğunu göze almanız gerekiyor.Ancak gideceğiniz ülke o kadar farklı ve güzel ki bu uzun yolculuğa kesinlikle değiyor.
Meksika körfezinde yer alan bu uzun ada,gerçekten cennetten bir parça.Bitki örtüsü oldukça bereketli ve dalış için dünyanın en iyi denizlerinden biri.Sahilleri göz alabildiğine uzun,beyaz pudra kumu ve genelde ortalama 27 derece sıcaklığı ile (fırtına sezonunu saymazsak) yılın büyük bir bölümü tatil için oldukça ideal.
Bu güzel ada üzerindeki yaşam ise çevresindeki diğer turizm adalarıyla kıyaflandığında oldukça farklı ve şaşırtıcı.Çünkü Dünyanın en batısında olmasına ragmen sosyalizmin en önemli kalelerinden biri burası.Küba'ya adım atar atmaz 30 yıl kadar önceye gitmiş gibi hissediyorsunuz.Her yerde hakim olan florasan lamba aydınlatması ve gri rengin hakimliği,tropik bir adada olmaktan daha çok,eski bir demir perde ülkesine gelmişsiniz izlenimi yaratıyor.
Ancak bu izleniminiz sizi şaşırtan bir farklılıkla ortadan kalkıyor;işte o farklılık insan faktörü.Yani Kübalılar;sıcak kanlı,her daim gülümseyen ve Türk olduğunuzu öğrendiklerinde inanılmaz bir sevgiyle size yaklaşan Kübalılar...
Zaten şehrin merkezinde göreceğiniz Atatürk büstü de Fidel Castro'nun hayranlığının en iyi temsili.
Başkent Havana'ya gelişte,uçaktan indikten ve pasaport kontrolü gibi işlemlerden sonra,Amerika ambargosu nedeniyle Dolar getirmeniz hiç önerilmeyen ülkede,dövizinizi havalnına girişte veya otellerde bulunan ofislerden Küba'nın yeni para birimi Convertible Peso'ya (kısaca CUC) çevirmeniz gerekiyor.Hemen belirtmeliyim ki,bu CUC meselesi başlangıçta oldukça karışık gelebilir;bilmeniz gereken tek şey Küba'nın bu yeni para birimi CUC ile hiç de ucuz bir ülke olmadığı.1 CUC neredeyse 1 Euro'ya eşit değerde ve alışverişlerinizde sadece CUC kullanabiliyorsunuz.
Özellikle Havana'da konaklayacağınız otel çok önemli .Bu nedenle seçmiş olduğunuz otelin ismini dikkatlice öğrenip biraz araştırma yapmanızda fayda var.Benim önerebileceğim oteller ise akşamüstü müzik ziyafetlerine ve güneşin batışını izlemeye doyamayacağınız Hotel Nacional ve Hotel Florida ile New Habana'da bulunan Sol Melia Hotel.
Meşhur Havana aslında iki yerleşim bölgesinden oluşuyor:Tarihi Havana ve Yeni Havana.Hemen belirteyim New Havana'da görülmeye değer fazla birşey yok;genelde otel,iş yerleri, ve bazı gece kulüpleri bulunuyor.
Tarihi Havana ise etkileyici tarihinin yanı sıra dünya savaşlarından az zararla ayrılmış binaların tamamının ilk inşa edildiği haliyle korunmuş.
50'li ve 60'lı yılların Amerikan arabalarının sıkça görüldüğü,İspanyol mimarisinin etkileyici örneklerine sahip,renkli bir gece hayatının yanı sıra restoran,sinema,kabare ve gece kulüplerinin çok olduğu UNESCO'nun Dünya Mirasları listesinde bulunan ve gezmekten çok keyif alacağınız,her köşede müzikler yapıldığı müthiş bir yer.
Burada görmeniz gereken çok şey var;evlere şenlik Katedral Meydanı (tarotçular,çiçek satan veya yöresel kıyafetlerle resim çektirmek için giyinmiş kadınlar,resminizi çizmeye çalışanlar....:)
Devrim Meydanı(Devrimcilerin devlet binaları üzerindeki devasa resimleri görülmeye değer),Armas Meydanı,Ernest Hewinghway'ın gittiği Barlar Sokağı ve kaldığı otel (Hotel Ambos Mundos)
Yemek için önereceğim yer ise yok gibi;deniz ürünleri ve tavuk ile yapılan yemekleri tercih etmenizi öneririm,domuz eti burada oldukça fazla yeniyor.Ancak Küba'da pasta (oldukça güzel pastalar var) ve çeşit çeşit tropik meyve yiyebilir;muhteşem Rom,Pinacolada,elbette kahve ve mojito'dan içebilirsiniz.
Amerika ambargosunn uygulandığı bu ülkede elbette Amerika menşeli ürünlere rastlamanız mümkün olmasa bile Kanada ve İspanya gibi ülkelerden gelen markalarla benzer ürünler bulabiliyorsunuz;örneğin Pepsi veya Coca Cola yok;ancak Tu Kola bulabiliyorsunuz....
Havana'ya kadar gitmişken kesinlikle Jazz müziğin yapıldığı gece kulübüne ve belli başlı 2-3 yerde yapılan Tropicana Show'u görmeye gidin;kaçırmayın derim.
Casa De La Musica da en popüler mekanlardan biri...Özellikle Celle 62'yi görmenizi tavsiye ederim..
Kuba'dan bu kadar bahsettikten sonra dünyanın en ünlü ve en pahalı purolarının üretildiği ülkede puro fabrikasını ve puronun nasıl yapıldığından bahsetmemek olmaz..
Öncelikle oldukça şık dükkanlarda oldukça pahalıya satılan bu purolrin üretiminin yapıldığı yerler gerçekten görülmeye değer...Fotograf çekimlerinin yasak olduğu bu mekanlarda koku ve çalışma şartlarının korkunçluğu oldukça etkileyici...
Özellikle kadınların bacaklarında sardığı düşüncesiyle gidenler için oldukça büyük bir hayal kırıklığı olacağını belirtmeliyim..İşçiler inanılmaz ucuz ücretlerle çalıştırılıyor.Özellikle Havana halkının en büyük geçim kaynağı olan tütün ve puro kalitesine göre ayrıln yapraklar pek çok farklı işlemden geçirilerek hazırlanıyor.
İlginç olan çalışanları motive etmek için sürekli yüksek sesle müzik yayını yapılması,sardıkları tütünden içme özgürlüğü ve fabrikalarda çalışanlar için oluşturulan yüksek bir sahneden her sabah tüm gazetelerin önemli haberlerin okunuyor olması...
Küba hakkından önemli bir hatırlatmayı da yapmak isterim;Küba'nın tamamı oldukça güvenli bir ülke.Kadın,erkek dilediğiniz zaman dilediğiniz yere gidebilirsiniz ülkede suç oranı sıfıra yakın....
No comments:
Post a Comment