Flore,Deux Magots...Hiçbir zaman değişmediler...ilk günkü derler ya öyle gibiler sanki...Dekor,sandalyeler,duvardaki fresker,resimler,afişler hiç değişmemiş hissini veriyor.Kasada oturan ''Madam''ın saç şekli ve makyajı bile seneler önceki gibi..
''Marka Kimliği'' olarak nitelendirdiğiniz olgu,burada da geçerli.Modernleşmek uğruna bu mekanı ünlendiren atmosfer değiştirilmiyor,korunuyor.Değişim,Jean Paul Sartre'ın masasında oturan Bernard-Henri Levy'yle sınırlı...
Garsonlar,bu ünlü cafe'de çalışıyor olmanın ayrıcalığının bilincindeler..
Modanin merkezi Paris'te vitrinler sımsıcak ve renkli...Yaz sezonunun canlı renk paleti,Dior'dan Jill Sander'e,sokak aralarındaki üç tasarımcılardan H&M,Zara gibi fast fashion markalara kadar uzanıyor...
Olaylı bir şekilde işinden olan John Galliano,uzun yıllardır birlikte çalıştığı danışmanının bankadaki hesaplarından para çektiği için mahkemeye vermiş.Ünlü tasarımcı,aynı zamanda avukatıyla kanlı bıçaklıymış...Düşünüyorum,Galliano'nun vardığı nokta,bu mesleğin en tepesiydi.Nasıl bu duruma gelebildi? Dior tarafından ifade edildiği gibi,ünlü tasarımcının antisemitist davranışlarımı asıl neden? Başka komplolar var mı bu işin içinde?
Bir haber de son yılların en önemli tasarımcılarından biri olarak kabul edilen Albert Elbaz'dan.Lanvin markasının maestrosu,bu kezde uzun yıllardan beri düşlediği çocuk koleksiyonunu gerçekleştirmiş sonunda.Gucci,Fendi,Dior ve Burberry'den sonra,Lanvin de çocuk koleksiyonunu lanse etmeye karar verince,Elbaz'ın yüzü gülmüş..Sadece 4-10 yaş arası kız çocukları için tasarladığı 25 parçalık mini koleksiyon,yakında mağazalarda yerini alacakmış...
No comments:
Post a Comment